2004 yapımı film ne güzel bir filmdi ya tekrar izlemeye cesaretim yok içimi acıtan çok tatlı bir film .Çok sewerim bu filmi.konusu romantik komedi tarzına göre gayet farklı olan tatlı bir film. her gün bukadara sabırla emek veren biri?
(16 Ağustos 1928 - ), ünlü Ermeni asıllı Türk fotoğraf sanatçısı ve foto-muhabirdir.


Vietnam Savaşı, (II. Çinhindi Savaşı) Doğu Bloğu ülkeleri (Sovyetler Birliği ve Çin) ile ittifaka girmiş olan Vietnam Demokratik Cumhuriyeti (Kuzey Vietnam) ile Vietnam Cumhuriyeti (Güney Vietnam) ve başta ABD olmak üzere kapitalist müttefikleri arasında yaşanan savaştır. ABD birlikleri 1965 yılından 1973 yılına kadar savaşa dahil olmuştur ve 53,200 askerini kaybetmiştir.Saygon artık bugünün Vietnam'ının kurucusu ve o savaşın kahramanı ve lideri Ho Şi Min'in adını taşıyor. 1963 Kasım ayında Güney Vietnam Devlet Başkanı Diem askeri bir darbe sırasında öldürüldü. Bu cinayetin ABD istihbarat örgütü CIA tarafından işlendiği sonra kanıtlandı.Vietnam 1,5 milyon yurtdaşını ve zehirlenerek kullanılamaz hale gelen topraklarının 3'te 1'ini yitirmesine rağmen savaştan galip çıktı.Amerikalılar ise bölgede 60 bine yakın ölü bırakırken, savaş sonrası Vietnam'dan ülkelerine dönen askerlerin bir o kadarı da intihar ederek yaşamlarına düşman kurşunlarıyla değilde kendi elleri ile son verdiler.kurtuluş savaşından sonra tarihteki ikinci topyekün savaş olma gibi bir tanımı vardır. Amerika birleşik devletleri, vietnam'ın üzerine yaklaşık olarak yedi milyon ton bomba atmıştır. bu rakam hiroshima'ya atılan atom bombasının 300 katına eşittir. bunun yanında, ölenlerin sayısı asla tam olarak bilinemeyecekse de, vietnam'ın kaybının yaklaşık 1,500,000 kişi olarak tahmin edilmektedir.amerika, savaş boyunca yoğun bitki örtüsünü yok etmek için "bitki yok edici bombalar" kullanmış ve bu yolla vietnam ormanlarının önemli bir bölümünü yok etmiş, doğayı katletmiştir.
ey kubrick yine muhteşem film ortaya çıkarmış otomatik portakalda çok mükemmel bir filmdi değişik alanlarda süper filmler gerçekten süper bi adam abdli yönetmen. adamlar hem kendileri sawaş yapıyor hem film yapıp uzun yıllar sawaş maliyetini sanırım burdan çıkarıyorlar bazen garip geliyor nedensiz yapılan bi sawaş daha bugün wietnam sawaşının hala bir nedeni yok neden::: barış götürmek ırak'a olduğu gibi çocuklara verilen oyuncakla çekilen fotoğraflarla göz boyanması gibi ....
yine her şeyi sorguladığım bi dönem yine her şey karışık insanlar saçma olduklarının nasıl farkında değil bazen garip geliyor.nasıl anlayamıyolar nese bugün bi film daha isledim çok garipti fazlasıyla garip pedro almodovar'ın kötü eğitim filmi görsel olarak çekimler güseldi ama konu farklıydı değişik bazı karakterlerin gerçekten erkek olduğunu anlamak zor iyi bi yönetmenin elinden çıkma bir film olduğu belli bu yönetmenin islediğim ilk filmiydi....Gael García Bernal (Zahara)bu adamı çok seviyorum ben ya paramparça aşklar köpeklerdede oynamıştı o filmide çok sewerim aklımda kalan cümle ^^eğer tanrıyı güldürmek istiyorsan ona hayallerinden bahset^^çok iiyi ya.sonuç olarak güsel filmdi ikiside
ilişki, bir köpekbalığına benzer. ya ileri gider ya da ölür. ve sanırım bizim elimizde kalan, ölü bir köpekbalığı..
Yeşim Ustaoğlu’nun dördüncü uzun metrajlı filmi olan “Pandora’nın Kutusu”, bir gün kaybolduğunu öğrendikleri yaşlı annelerinin yaşadığı küçük bir Batı Karadeniz kasabasına doğru yola çıkan üç kardeşin öyküsünü anlatıyor. Yolculukla beraber kendi sorunları ve aralarındaki gerginlik de ortaya çıkan üç kardeş, Alzheimer olduğunu öğrendikleri annelerinin yanlarındaki varlığıyla kendi hayatlarını sorgulamaya başlıyorlar. Pandora’nın Kutusu yavaş yavaş açılırken anneanne ve torunu arasında filizlenen yakınlık filmin sürprizli finalini hazırlıyor. çok sewdim filmi ^(^^yaşlı olmanın en kötü yanı nedir genç olduğunu hatırlamak^^ )ama yine mutsuz oldumm.Yaşlılık:( anannemi özledim aramak istedim ama öğrencilik kontör yok:Skaradenize gitme istediğim bin kez daha ortaya çıktı sonbahar filmindede öle olmuştum.
Whatever Works zengin bir yaşam süren Boris Yellnikoff'un, bir gece evinin girişinde Melodie isimli genç bir kızla karşılaşmasıyla başlıyor. Evinden kaçan genç kız Boris'e onu içeri alması için yalvarmaktadır. Genç kızdan yardımını esirgemeyen Boris'in hayatı Melodie'yi arayan sorunlu anne babası ortaya çıkınca karışıyor. .klasik bir woody allen filmi çapraşık karmaşık ilişkiler:) hoşça zaman geçirtiyor insana ama scoop ve ya maç sayısıyla kıyaslanamaz.şu an sinemalarda gösterimde ben ewde izledim iyikide ewde islemişim:)

AÇ sınıfın laneti: 
oyu biliyordum birtek:) istanbuldaki oyunlar en güselleri sanırım:S2x2ye gitmek istedim:( vanda falan fiyatlar 3tl ne güsel ya ama oyun yok nerdeyse...:S:S


Zamanlama, kader ve aşk üçgeni üzerine kurulu olan "Silding Doors", rastlantılar, zor verilen kararlar ve tekdüze yaşamların süregeldiği modern dünyada, sadece bir kaç saniyelik gecikmenin insan hayatını nasıl değiştirebileceğini sergileyen bir film.Fatalizm kavramı pek çok vurgulanmaktadır.gwyneth paltrow 'un pek bi farklılığını anlayamadım filmde.((gwyneth paltrow'un yakışıklı chris martin'den apple isimli çocuğu vardır:D)))Jeanne Tripplehorn bu kadını nerden hatırlıyorum dedim temel içgüdü filminde oynamıştı ewet hatırladım.raslantının böylesi güsel yinede...kimse idam edilmeyi beklemez:).didonun en sewdiğim şarkısıyla kapanış yapılırr....:)



BENİM KÜÇÜK GÜNIŞIĞIM:)

Bugüne kadar Hindistan’a yolculuk yapan ve yapılan spritüel yolculuk sonrasında hayatları değişen insanlar temasına takla attıran, farklı bir açıdan ele alan ve Türkiye’deki gençlerin hayatına odaklanan bir film. Hikâye İstanbul’daki bir Üniversite’de geçmektedir.Farklı sorunları olan gençlerin bulunduğu sınıfın kapısı bir gün açılır ve içeri adı Şiva olan Hintli bir kız girer. İlk başta herkesin giysileri ve görünüşünden dolayı alay ettiği kız, sonradan herkesin arkadaşı olacak ve farklı kültürden gelmenin verdiği farklı bakış açısı, inançlar, mitolojik hikâyelerin yardımıyla onların hayatını değiştirecektir. Ancak hiç kimsenin bilmediği, bu Hintli kızın bir sırrı olduğudur.Film günümüzün g
ençlerinin yüzeysel yaşantılarına, birey olmalarına izin vermeyen toplumsal baskılara ve gençlerin duygusal yönlerinin çöküşüne eleştirel bir bakış getirmesi ile öne çıkmaktadır ...........Ankara'da bu yıl sinemada islediğim ilk film sewdim bu filmi üniversite hayatından bi kesit sunuyo bizlere we ilişkiler üzerine düşündürüyor .Yönetmenliğini cansel elçin'nin yaptığı güsel bi film belki sinemada islediğim için güsel geldi bilmiyorum.en göze çarpan 1987 doğumlu Ezgi Asaroğlu'nun güselliği tartışılmaz çok doğal bi kız bence.