Sırça fanusun içinde ölü bir bebek gibi tıkanıp kalan insan için dünyanın kendisi kötü bir düştür. syf:268
" İki kişinin birbirine gitgide daha fazla kapılışını seyretmekte insanın morelini bozan bir şeyler vardı."syf:43
""Hani kent her saniye biraz daha küçülür ama insan gerçekte kendisinin küçüldükçe küçüldüğünü,yalnızlaştıkça yalnızlaştığını bütün o ışıklardan ve o çoşkudan saatte bir milyon mil hızla uzaklaştığını hissedar ya,onun gibi bir şey işte""syf:43
""Evde de karnımız doymuyor değildi ama büyükannem pişirdiği ucuz et yemeklerinin daha ilk lokmasını ağzımıza götürürken,'umarım beğenirsiniz,şunun yarım kilosuna tam kırk sent verdim' demek alışkanlığındaydı. Ben de o zaman bir pazar günü rostosu yerine madeni kuruşları yiyormuşum duygusuna kapılırdım hep.syf:52
"Hiç bir şey beklememeye karar verdim.Birinden hiçbir şey beklemeyince asla düş kırıklığına uğramaz insan. syf:86
Hastalık görmeye özellikle oğlunun hastalığını görmeye dayanamıyordu,çünkü ona göre bütün hastalıklar irade zayıflığından doğardı. syf:118
Bir gün sonra yine yıkanmak gerekeceğine göre bugün yıkanmak düpedüz budalalıktı. syf:156
(depresyonu en iyi anlatan cümle sanırım)
Depresyonu ,parasızlığı ve insanın kimi zaman gerçekten içinde bulunduğu durumları anlatan okunması gereken güzel bir roman.