Takip pıtırcıkları

19 Ocak 2010 Salı

Dolce Gabbana Light Blue EDT& ıncandessence




Granny Smith yeşil elma, beyaz gül, amber, yasemin ve frezya. . çok hoş bir kadın kokusu. . LightBlue olarak da bilinir.Fiayatı 137,90 TL-dan 231,29 TL-e kadar değişmektedir.çok güsel ve hoş bi koku en beğendiğim parfüm bayılıyorum kokusuna.param olursa bi gün alırım:)




Orkidenin, frezya ve sarı lale ile karışımından oluşan parfüm buda benim kullandığım awonun ürünü bu parfümede bayılıyorum şubat ayı katoloğunda indirim var.2tanesi 56 tl fiyatıda kokusuda çok cazip çok sewiyorum bu kokuyuda.

kürk mantolu madonna


Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali'nin 1943 yılında yazdığı bir romanıdır. Romanın önemli karakterleri arasında Maria Puder ve Raif Efendi yer alır. Raif efendi'nin içine kapanık yaşamında ruhsal olarak ne büyük fırtınalar yaşadığı ve bunları dile dökemeyip günlüğüne aktardığı; büyük aşkının yarattığı duygularının anlatıldığı, saf tertemiz ve çok büyük bir aşk romanı.Sabahattin Ali'nin okuduğum ilk ve tek eseri şu an için ve beni etkileyen gerçekten muhteşem bi kitap eline kalemi alıp kitaptan cümleleri bolca çizeceğimiz bir kitap en sevdiklerim arasındadır.

^^^^^^^^hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim^^^^^^^^

^^^"dünyada bir tek insana inanmıştım. o kadar inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. ona kızgın değildim. ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. ama bir kere kırılmıştım. hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi. sonra, aradan seneler geçtiği halde, nasıl hâlâ ona bağlı olduğumu gördükçe, ruhumda daha büyük bir infial duyuyordum^^

"...insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar..."
hayatımda hiç bu kadar mesut olduğumu, içimin bu kadar genişlediğini hatırlamıyorum. bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan, bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu?

şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum." dedi. "bu eksiklik sana değil, bana ait...bende inanmak noksanmış... beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için sana aşık olmadığı zannediyormuşum... bunu şimdi anlıyorum. demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar.... ama şimdi inanıyorum... sen beni inandırdın. seni seviyorum. deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum... seni istiyorum...içimde müthiş bir arzu var... bir iyi olsam!"

18 Ocak 2010 Pazartesi

sliding doors

Zamanlama, kader ve aşk üçgeni üzerine kurulu olan "Silding Doors", rastlantılar, zor verilen kararlar ve tekdüze yaşamların süregeldiği modern dünyada, sadece bir kaç saniyelik gecikmenin insan hayatını nasıl değiştirebileceğini sergileyen bir film.Fatalizm kavramı pek çok vurgulanmaktadır.gwyneth paltrow 'un pek bi farklılığını anlayamadım filmde.((gwyneth paltrow'un yakışıklı chris martin'den apple isimli çocuğu vardır:D)))Jeanne Tripplehorn bu kadını nerden hatırlıyorum dedim temel içgüdü filminde oynamıştı ewet hatırladım.raslantının böylesi güsel yinede...kimse idam edilmeyi beklemez:).didonun en sewdiğim şarkısıyla kapanış yapılırr....:)

:(

canım fazlasıyla sıkkın yoruldum artık ewin hali berbat we canım gezmek bile istemiyor depresyona girdiğim bi dönem yine kimse umrumda değil aklımdakilerinde bi önemi yok hiç bişeyin sadece uyumak we awatardaki gibi dier aleme gitmek hangisi gerçek demek istiyorum. aşkı yine sorguluyorum^^^^ gözlerinin içine bak eşini seç tabiykide oda seni seçmeli diyor nasıl anlayacağım peki eğer seni öldürmeye çalışırsa ^ve seni seçerse gerçekten senindir^^ diyor bu dialog çok şey anlatıyordu......hayat garip we bazen amaçsız şu anda öyle

şimdi sence daha iyi mi?


Sorma bu ara şu halimi
Bu acıların hepsi mi daimi
Yazık oldu her iki tarafa da
Şimdi sence daha iyi mi
Bir gün oldu iki gün oldu
Ay oldu yıl oldu ümitlere
Unutmuyor gönlüm seni Seviyor her gün her gece
Yoruldu duruldu kırıldı vuruldu bir kaç kere
Yazılıdır hepsi hikayede
Yok mu bir haber alan, yok mu gören
Bu mudur adetin bu mudur tören
Yaz ya da söyle bulamadım böyle
Neresi açık adresin neresi yören

@w@t@r



James Cameron'un gişelerde fırtına gibi esen filmi "Avatar"ın bazı izleyicilerin depresyona girmesine neden olduğu belirtiliyor. Geçtiğimiz hafta CNN'in yayınladığı habere göre filmin 3 boyutlu olmasının da etkisiyle gerçeğe yakın bir deneyim yaşayan sinema izleyicileri, sinema salonundan çıktıktan sonra gündelik yaşamlarını anlamsız bularak, filmdeki ütopik dünyaya özlem duymaya başlıyorlar. Gerçek dünyanın yaşanabilirliği konusunda akılda yarattığı soru işaretleri yüzünden bazı izleyicilerini intiharın eşiğine getirdiği belirtilen film, gösterime girdiği tarihten bu yana 1.4 milyar doları aşan gişe geliri elde ederek sinema tarihinde "Titanic"ten sonra en yüksek gişe başarısı elde eden ikinci film oldu.Film beni çok etkiledi çok iyi ince msjları vardı üzerimde bi mutsuzluk var sanırım bundan oluyor.Savaşa karşı gösterilebilecek en iyi direnç filmdeki duyguları hissederek konuşmadan aradaki bağ ile bir birine ulaşmak gerçekten çok ince msjları olan ve sarsan bi film.bu filme sonunda gidebildim 3boyutlu olmasada iyiki gitmişim keşke çikomda olsaydı ama:S

16 Ocak 2010 Cumartesi

izmir:(

çok özledim izmirimi babamı ailemi gerçekten annemin babamın yanında yaprak dökümü izlemek istiyorum izmire gitmeliyim....çok mutsuzum.gevrek yemek istiyorum boyoz midye Bornovada saatlerce gezmek mango outlete gitmek kordonda oturmak.kuşuma oturmaya gitmek onunla saatlerce konuşmak telefonda türk telekomun en parlak müşterisi olmak birlikte gece kalmalarımızı.annemle konuşmayı babama sarılmayı benden enerjik tawırlarıyla benimle ilgilenmesini üstüme titremesini özledim çok özledim gerçekten...

iyi bir madenci olabilmek........




Zorba, Yunanlı yazar Nikos Kazancakis'in ilk kez 1946'da yayımladığı romanıdır .Konusu 1930'larda geçen roman, adı kitapta hiç belirtilmeyen Yunan asıllı genç bir İngiliz yazarın ağzından anlatılır. Hayattan fazlaca bir beklentisi olmayan bu mutsuz entellektüel, bir süreliğine kendisini dinlemek ve yaşantısına çeki düzen vermek üzere kitaplarını bir kenara koyarak Yunanistan'ın Girit adasına gelir. Burada kendisine ait linyit kömürü madenleriyle de ilgilenecektir. Yazar burada aşırı davranışları olan, kaba saba ama hayata şehvetle bağlı orta yaşlı bir Yunanlı olan Alexis Zorba ile tanışır ve onu ustabaşı olarak işe alır. Aradan geçen birkaç aylık zamanda bu ilginç Yunanlı, genç yazarı derinden etkileyecektir. Zorba kendi ilginç hayat felsefesini genç yazara da kabul ettirdikçe yazarın hayata bakış açısı da yavaş yavaş değişime uğrayacaktır. Zorba'nın hayat felsefesinin bir parçası da yenilgileri umursamamaktır. Zorba'ya göre yenilgiler hayatın kaçınılmaz parçalarıdır ve ancak yenilginin sürekli olarak tadılması ile hayatın zaferlerinin tadına varılabilir.^^'Aklında tut; büyüyünce şuuruna erersin. yedi kat göklere, yedi kat yerlere sığmayan tanrı’nın mekanı insan kalbidir. bu fani alemde her çılgınlığı yap; sadece onu kırma''^^
Bu karasızlık geçitini, şarlatanlık tapınağını, bu günah testisini, bu hile otlarının dikilmiş bulunduğu tarlayı, bu cehennemimn giriş yerini, bu kurnazlık taşan sepeti, bu bala benzeyen zehri, ölümlüleri dünyaya bağlayan zinciri: kadını kim yarattı? çok severim bu kitabı....





:)))))


Bitti buraya kadarmış dedim unuttum bile dedim

avuttum kendimi sözlerle

ama yinede akıyor gözyaşlarım

ıslatıyor yastığımı

seni özlediğim gecelerde:'(

bitti:(:S

hiç finallerimin bittmesyile üstümde bi rahatlama mutluluk yok aksine yetersiz görme kendini hayat amaçlarına ulaşamamış bi hawa war üstümde çok fena mutsuzum hiç bir şey başaramıyorum......öle gezesim tozasım film kitap olaylarınada giresim mutlu olmam için uyumam gerekiyor hep:S:(