Takip pıtırcıkları

4 Mayıs 2010 Salı

mayfest(FESTİVAL GİBİSİN KATILMAK İSTİYORUM:)))

bende facede mayfest albümü açmalıyım facede herkes mayfest albümü açmış:))), bilkent ankarada ayrı bir şehir.festiwalden karelere yer wermek isterdim ama :(( bu durumu çok içerledim benim için güsel bi gündü.....

An Education(@şk dersi)



filmi gayet beğendim ve insanları tanımanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha anladım.Kız daha ufacık ya sanki her şey yolundaydıda adamın ewli olmasıydı tek sorun onun dışında her şey normal miydi:S:S???

1 Mayıs 2010 Cumartesi

ne kadarda doğru....

. seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için
seviyorum.

. hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara lâyık olan kişi ise seni ağlatmaz.

. sen istediğinde sana aşık olmaması, sana aşık olmadığı anlamına gelmez.

. gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır.

. birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hiçbir
zaman ulaşamayacağını bilmektir.

. hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile! gülümsemene
kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin.

. tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin fakat bazıları için sen bir
dünyasın.
. zamanı onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme.

. belki de tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu
tanıdığında minnettar olman için istedi.

. &bitti diye üzülme, ;yaşandı; diye sevin.

. her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara
güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.

. birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce
kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven.

. kendini çok zorlama, en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur.

yaşanan her şeyin bir sebebi vardir....
Gabriel garcia marquez

30 Nisan 2010 Cuma

blogumu ösledim


bazen bi anda okadar çok şey yapmak istersin ya her şeyi bi anda yoluna koymak istersin tam böyleyim bu aralar hiç bir şeyin tam olmadığından mı yoksa uzun zamandır her şeyi boşladığımın farkına wardığımdan mı her neyse artık mutlu olmak için uğraşıcam en azından film islemeyi ösledim aldığım 2 filmde arkımda kaldı ya:( onları çok merak ediyorum (Soul Kitchen ,An Education)hala islemedim:(((

Pride and Glory















kim kiminle nerede nasıl hiç bişekilde anlamadığım film gece 2de başlanıldığı için mi yoksa film mi garipti anlamadım filmi pekte sewmedim polisiye tarzı falan olmamış edward sewenler izleyebilir ama onun için:))

21 Nisan 2010 Çarşamba

Antoni Gaudí



Antoni Gaudi i Cornet ( 1852-1926, İspanya), İspanya’da Art Nouveau (Yeni Sanat) akımının öncüsü olan ünlü İspanyol mimardır. Barselona’nın en ünlü mimari eserlerinin yaratıcısıdır.En ünlü eseri ise hayatını adadığı, yapımı halen süren La Sagrada Familia kilisesidirGaudi, tüm mimari bilgisini karmaşık semboller sistemi ve inancın gizemlerine ilişkin görsel açıklamalarla birleştirerek bir 20. yy. katedrali yaratmayı arzuluyordu. Sadece tüm enerjisini esere ayırmakla kalmadı, stüdyosunu da inşaata taşıdı.aşık oldum resmen ya nasıl bir yaratıcılık nasıl bir görsellikktir bu

durma yağmur durma........

okadar çok şey yapmak isterken bir şey yapamamak sanırım blog bile yazamıyorum artık çok bitkinimm aklım çok karışık her konuda

17 Nisan 2010 Cumartesi

caramela:)


yeni ürünümüz bu 4 hafta boyunca bununla uğraşıcam.tadı bence gayet güselll

requiem for a dream



16 17 yaş arası tam saçma sapan şelere yönelen gençliğe izletilmesi gereken film.çok güsel bi filmdi özellikle o kolunun kesilmesi. sevgililerin düştüğü durum:(

13 Nisan 2010 Salı

aşkın 500 günü


nerde dünyayı kurtaran adam nerdeeee???tesadüff içine oturan bi filmm

12 Nisan 2010 Pazartesi

alice in wonderland






uzun süredir en azından bir aktiwite yapmanın werdiği mutluluk we tim burton filmi olması ama beklentilerimi pek karşılayamaması yinede gnçtrll kullanmanın werdiği mutluluk:D ankamall sinemaları bence gerçekten güzel:) bu arada blog ayarlarım bozuldu resimler nasıl çıkarsa şansımaaa:((

11 Nisan 2010 Pazar

kurduğun düşü kim büyütecek???


okadar uzun zaman olduki yazmayalı ama geri döndüm wizeler bitti ama kötü geçtiler elimden kaçırdığım 1.dönemki fırsattan sonra zaten artık domino taşları geldi sanırım bu aralar yine fazlasıyla gezmek istiyorum.insanlar için gezmek bir şeyler elde etmenin hırsı hiçbir zaman bitmezzz ama önemli olan hayatta iç huzurdur..... eskişehir planım gerçek olur mu olmaz mı ne zaman olur bilinmez ama artık fotoğraf makinasına ihtiyacım olduğu kesin insanlar fazlasıyla sinirimi bozuyor ama takmıyorum umursamıyorum.wizeler bitti dedim ama perşembe en özeli war son olarak.

31 Mart 2010 Çarşamba

can sıkııntısı

bu aralara fazlasıyla içim sıkılıyor insanları anlayamadığım bir dönemdeyim yine sewdiğim çok az insan olması çewremdekilerin yetersizliğimi yoksa sewememe yetimden mi kaynaklanıyor anlamıyorumm

sınavlardan sonra.

sınavlardan önce ne yaptığını bilmez bir hal sınav öncesini planlayamıyorum ama wizeler sonrasında ne yapmam gerektiğini biliyorum stokladığım filmleri bitirmek alice e gitmek serseri mayınlara hatta ve drina köprüsünü bitirmek gerek bunların dışında lunaparka gitmeyi ösledimmm:)

29 Mart 2010 Pazartesi

Raymond aron


Raymond Aron. 1905-1983 yılları arasında yaşamış olan ünlü Fransız sosyolog ve filozofu. Temel eserleri arasında Aydınların Afyonu, Endüstri Toplumu, Topyekün Savaş, Demokrasi ve Totalitarizm, Büyük Tartışma, Özgürlük Üzerine Bir Deneme, Şiddetin Tarihi ve Diyalektiği, Tarih Felsefesine Giriş gibi kitaplar bulunan Aron, kariyerinin başlarında ünlü varoluşçu filozof Jean-Paul Sartre'ın yakın çalışma arkadaşı olmuştur. Ancak, Aron daha sonra Sartre'la Marksistleri şiddetle eleştirmiştir. Kendisinin Siyasal Düşüncenin Evreleri adlı bir çalışmasa daha bulunmaktadır. Aron burada Marx'la ilgili bir makale de yazmıştır. Marx'ın eleştiri oklarını fırlattığı kapitalist bir ülkenin bağrında yetişen Aron, herşeye rağmen bu makalesinde tarafsız olmayı başarabilmiştir.Sanayi toplumu kitabı okuma aşamasındadır.kitap sıkıcı değildir. ders notlarından oluşan bir kitaptır.

"Sanayileşme ya da sanayi toplumuna, kapitalist ya da sosyalist model ile ulaşılabilir." "Efendi-köle ilişkisi hiçbir zaman sürekli ve kararlı olmaz"

28 Mart 2010 Pazar

dünya tiyatrolar günü 27 martt.


DON GIOVANNI ve UŞAĞI PULCINELLA(2.kez)
Bu kadar güsel bir zamanlama olur dün gece anneciğimle oyundaydık tekrar aynı oyunu isledim ama bence adt'nin en iyi oyunu zaten islediklerim arasında muhteşem bir müzik italyan oyunu italyada da sahnelenmiş ekim ayında çok başarılı oyuncu kadrosu ve muhteşem bir orkestra

27 Mart 2010 Cumartesi

kadın


"Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma Meryem…

Seninle benim gibi kadınlara hayatta yalnızca bir, tek bir marifet gereklidir, o da zaten okulda öğretilmez.
O da tahammül.
Sabretmek.
Katlanmak.

Sahip olduğumuz tek şey bu yeteneğimizdir…. Bir erkeğin kalbi fesat, habir bir şeydir, Meryem. Bir ananın rahmine hiç benzemez. Kanamaz, sana yer açmak için genişlemez..."

Khaled Hosseini
sanırım bu aralar blogumda yer verdiğim yazılar biras feminen olmaya başladı nedenki???:)sadece tesadüf

seçtiğiniz kadın...

Harun Reşit savaşta esir aldığı düşman Generale :

-Hayatını bağışlarım ama bir şartım var , der.
'Kadınlar hayatta en çok ne ister?' budur bilmek istediğim.......

Bu sorunun yanıtını getir kurtar kelleni der.

General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar

ve Kafdağındaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir....

Günlerce gecelerce at koşturur, cadıyı bulur ve sorar:

-Kadınlar hayatta en çok ne ister?

Korkunç cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki

yenilir yutulur cinsten değil.....

-Evlen benimle!!!!.....
O zaman öğrenirsin ancak istediğini...


Bu ölümcül teklifi kabul eder General ve doğru yanıtı alır almaz

koşar Harun Reşit'e ve :

-Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!.

Harun Reşit Generalin hayatını bağışlar

ancak cadıya da evlenmek için söz vermiştir.
Neyse evlenirler. İlk gece General bir bakar ki , o korkunç cadı
dünyalar güzeli bir afete dönüşmüş karanlık odada.....

Konuşur cadı :

- Benim kaderim böyle....

Günün sadece yarısı güzel olabilirim ,
diğer yarısı çirkinim der.

Ne dersin? Geceleri seninleyken mi güzel olayım ,
yoksa gündüzleri dışardayken mi?.....

General düşünür ve :
sen bilirsin kararı kendin ver der.

İşte o an korkunç cadı sonsuzadek güzel bir kadın olarak kalır....
Peki bu öyküden çıkarılacak 3 ders nedir???
1.Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek isterler.
2.Özgür iradesiyle hareket eden bir kadın her zaman güzeldir.
3.İster güzel olsun, ister çirkin olsun her kadın aslında bir cadıdırHayatınız seçtiğiniz kadındır.......

Zevkli bir kadına rastlarsanız zevkiniz,
bilgili bir kadına rastlarsanız bilginiz ,
zeki bir kadına rastlarsanız zekanız gelişir.
hayat kat kattır Babilin asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası manzarası ve hayatıdır
hayatınız seçtiğiniz kadındır....

26 Mart 2010 Cuma

1862-----1864 Amerikan iç savaşı

1861-1865 arasi amerikanin guney ve kuzey eyaletlerinin savastigi savas(. guney kaybetmistir.Anayasada 13. değişiklik yapılarak kölelik kaldırılmıştır.Savaşın nedenleri;
ekonominin şeker kamışı tütün ve pamuktan elde edilmesi ve gereken işgücü Afrika'dan kaçırılıp getirilen siyah ırktan oluşan kölelerden sağlanmaktaydı.ABD'nin diğer bölgelerinde ekonomi sanayiye yönelmiş ve bunun gerektirdiği serbest işgücü için kölelik ortadan kaldırılmıştı.Köleliğin kuzeyde yasaklanması ve bunun güneyede sıçraması endişesiyle ortaya çıkan karışıklıktır.

Savaşın bitiminde güneydeki bütün kölelere özgürlük hakları verildi. Kısa bir süre sonra da köleler oy kullanma hakkını kazandılar. ABD'nin güneyinde köleliğe dayanan tarım ekonomisi sona erdi.Güney eyaletlerindeki pamuk üretimini sekteye uğratması nedeniyle, osmanlı imparatorluğunun çukurova bölgesine pamuk ekmeye başlamasına yol açan savaş...
DİP NOT::::
ilgilifilm(izlemem gereken):The Good, the Bad and the Ugly

big fish



çok farklı bir film yine tim burton tarzı yine aynı kadro ve çok tatlı bir film sınavlara az kala canı fazlasıyla film islemek istemek ve hatta islemek nekadar normaldir:)?????

^^bazı balıklar yakalanamaz nedeni diğer balıklardan büyük ya da hızlı olması değil farklı olmalarıydı^^^

'''nasıl öleceğini görmek:S''

''o gece korkunç gördüğümüz canlının aslında kendini yalnız hissettiğini o yüzden kötü davrandığını keşfettik'''
''Bir erkek ne zaman mücadele edeceğini ne zaman kadere yenileceğini bilmek zorundadır''

23 Mart 2010 Salı

Litvanya



fazlasıyla algıda seçiciliğimin yüksek olduğu bir kelime haline geldi artık Litvanya benim için inanılmaz merak ediyorum litvanya öğrenciler açısından UCUZ:) küçük ve güvenilir bir bir ülke konumundaymış....:(

öslem


sıcacık ramazan pidesinin arasına çokokrem sürmeyi soğuk bir kış gününde sabah uyanıp saatin saat erken olduğunu öğrenip tekrar uyumayı öslemek bu saatlerde normal midir? sınawlarım yaklaştı yine uzun bir dönem hiç bir activite yapamamak fazlasıyla merak ediyorum ^^alice in wonderland^^ filmini cuma umarım giderim boş günümde.arka fonda nazan öncel ^^geberik^^^ ve halay tam halay şarkısı:)))

yemyeşil kekim benim:)


bayılıyorum bu keke sanırım bu aralarda buna taktım dönem dönem belli takıntılarım vardır hepsi geçer:))) tarifie veriim yapmak isteyenlere:
Malzemeler:
3 yumurta
1,5 su bardağı toz şeker
1 su bardağı haşlanmış püre haline getirilmiş ıspanak
2 su bardağı un
yarım su bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
üzeri icin :
1 paket krem şanti
süt
Yapılışı:
yumurta
ve şekeri iyice çirpın,sıvıyağ ıspanak ve unu kabartma tozunu,vanilyayı
ilave edip iyice karıştırın yağlanmış kek kalıbına döküp 175 derece
fırında pişirin.Soğuyan kekin etrafını bıçakla düzeltin çıkan
parcacıkları robotta çekin.Krem şantiyi üzerindeki hazırlanış tarifine
göre hazırlayıp pastanın üzerine yayın robotta çektiğimiz kek
parcacıklarınıda üzerine serpiştirin.Görenler antep fıstıklı bol zengin bir tatlı sanabilir ama arık ıspanaklı keki bilmeyen yok sanırım:)

İSTANBULLLL



günlerdir yazmamanın verdiği üzüntü kopukluk ve sanırım yine enerjisiz günlere dönüş bu arada neler mi oldu istanbula yapılan 3günlük ziyaret ve istanbula aşık olma fakat orada yaşama isteği doğurmaması..Mükemmel bir şehir gerçekten kaç insan hakediyor o koşulları düşünmeden edemiyorsun mutlu olmanın daha zor olduğu ama rüya gibi bir şehir, ben kısa süreli kaçamakları daha çok sewiyorum bu şehir için.fotoğraf makinası alıp artık resim eklesem fena olmaz ama:(

13 Mart 2010 Cumartesi

baş ağrısı :(


baş ağrısı nasıl bir olaydır ya deli gibi başım ağrıyo günlerdir baş ağrısı öldürür mü süründürür mü bilmiyorum ama bu aralar çok fenayım ..Uğur gerek sanırım bana sağlıkta tabi, uğur böcecikleri bana bol miktarda:)

çok güseller




bayıldım bu yatak başlığına ben ya süper bişi


bu cicilerede bayıldım etamda görmüştüm çok farklı bikini gibiler şehir motifleri:D

ederlezi //çingeneler zamanı


hani bazı filmler vardır herkesin ağzında olan bilmeyen yoktur izlemeyen ya da bazen okadar dolanırki sende inanırsın izlediğine çünkü islememiş olmamalısın benim için bu film tam öle ve sonunda izleyebildim.Perhan'ın büyükannesine bayıldım ya çok tatlı bir ton ton.Sarhoş olduğu sahnedeki müzik bukadar mı güsel olur ya tekrar tekrar izledim o sahneyi.. ablamın bir zamanlar çaldığı fakat atılan akordiyonumuz olsada çalmayı denesek dedim:'(

'''hayat sadece bir seraptır'''.
''alkol beyin yatıştırır''
'''kendime yalan söylemeye başladığımdan beri kimseye inanmaz oldum"

12 Mart 2010 Cuma

göksu


son günlerde yaptığım okadar az şey warki sanırım burda yapılacak şeyler sınırlı Göksu'yu çok sewerim ben ya.Dağ kızağı türkiyede bi tek göksuda varmış.çok farklı bi yanı olmasada.

9 Mart 2010 Salı

sıkıldığı düzeyde eğlenir mi peki:D

Modern dünyada; insan ne kadar eğlenirse, canı o kadar sıkılır - Anthony Daniels

8 Mart 2010 Pazartesi

8mart


kadınlar gününe özel migrosun yaptığı indirimi çok sewdim 8martın özel günlerin kapitalizmin sürüklediği alışveriş çılgınlığına dahil olmak :))

5 Mart 2010 Cuma

rede an den kleinen mann


DİNLE KÜÇÜK ADAM
"gerçek büyük adamdan tek bir farkı var: büyük adam da bir zamanlar küçük adamdı, fakat sadece tek bir özelliğini geliştirdi; nerede küçük ve kısıtlı düşünmesi ve davranması gerektiğini biliyordu."

"büyük adam, nerede ve nezaman küçük adam olacağını bilir. küçük adam ise küçük olduğunun farkında değildir ve bunun farkına varmaktan da korkar."

Boy in the Stripped Pajamas


bu film nasıl bir filmdir ya gerçekten canımı acıttı zaten canı acımayan var mıdır ki bu filmi izleyip Shmuel böylesine tatlı bir çocuk olabilir mi ya:( gerçekten ırkçılıkla ilgili yazılan bir çok kitaba ,yapılan bir çok eleştiriye fazla gerek yok. Bu film gerçekten çocuk gözünden savaşı ırk ayrımcılığını ve arkadaşlığı anlatan en güzel film.bu nedir ya..(((( niye izledim :'( (((( ırkçılıkla ilgili zen düğününde geçen '''benimki ırkçılık değildi sadece o ırktan matematiksel olarak kötü insanlarla karşılaşmıştım kesinlikle ırkçılığı sewmem ''' sözünü çok sewmiştim.ordaki olayla çok güsel anlatılmıştı.Kaçımız uygulayabiliyoruz bunu ya tamamen milliyetçi ya da tam anlamıyla sadece awrupai hawada olan uç noktalar arada kalan kısım olabilmek????????

2 Mart 2010 Salı

nokta:)



My Sister's Keeper

kız kardeşimin hikayesi tam bir dram.Çok tatlı bir aile NEDEN sorusunu aklına getiriyor neden başına bunlar geliyor ailenin:( annelik böyle bişey olsa gerek kadının saçlarını kesmesi ....annemle birlikte izleyince daha bi duygusal oldu film..
^^^ÖLÜMÜN AYIBI YOKTUR^^





1 Mart 2010 Pazartesi

in treatment

yeni dizim bu tarzı farklı ve mesleki açıdan psikologlar için mükemmel bir dizi kuzum sayesinde keşfettim çok beğendim 5 bölüm bitti bile:)