Cüneyt Gökçer sahnesi ve Çehov diyerek beklentileri yüksek tutuyoruz ve 2 saat 45 dakikalık bir oyuna gitmeyi göze alıyoruz.Konu olarak,sahne olarak gerçekten keyifli ama didaktik olmak için kopuk kopuk cümleler ve göze sokulan düşünceler fazlasıyla rahatsız edici ben sevmedim oyunu gelecek zaten düşündüğümüz,yaşam zaten sorguladığımız farklı olan ne peki oyunun sunduğu? -Farklı bir şey Yok.
Sevmiyorum bu zamanları,ayrılıkları sevmiyorum biten şeyleri,canımın acımasını,aşkı sevmiyorum. “Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. Ona kızgın değildim. Ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkan olmadığını hissediyordum. Ama bir kere kırılmıştım. Hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi.” -Kürk Mantolu Madonna-(Nasıl bir kitapsın sen ya tapıyorum resmen.)
Tunus caddesinde Flat'ın hemen yanında bulunan gizli saklı kalmış gibi görünen aksine rezervasyonsuz gidilmeyen ve çoğunlukla haftasonu yer olmayan mekan Gaga manjero kesinlikle İspanyolların meşhur içkisi Sangriayı içmek, yemek yemek için ideal yerlerden.Farklı mekan denemek isteyenlere önerilir.
Ankara'ya geldik ne yapılır derseniz ya da 14 şubat geldi farklı ne yapsak diyorsanız işte size son günlerde yaptıklarımdan alternatifler:
!Ankara'da su görmek isteyenler ve keyif almak için Nata Vega alışveriş merkezinin içindeki süper tatlı AKVARYUM'u ziyaret etmelisiniz, Orayı da burayı da görmelisiniz :).Londra'daki Sealife kadar keyifli olmasa da aynı hava sağlanmış.
!Evde fondü seti alıp, fondü yapabilirsiniz.
!La Bebe mekanına gidip menüye göz kırpıp acıların bebesinden ya da Bilkent bebesinden tadabilirsiniz.
!Panora'da bulunan fotoğraf kulübelerinde fotoğraf çekilebilir ve sırıtabilirsiniz.
PS:En çok yapmak istediklerimden beklemede....
!Ankara'da en sevdiğim aktivite olan kuğulu civarında yürümeyi, very cupcake'den bir cupcake alıp ısırarak kuğuluda 3-5 tur atmayı da ihmal etmeyin.
Gene Woody filmlerinden biri insan,ilişki tahlilleri bulunuyor .Diğer filmlerine kıyasla daha vasat bir film gibi olsa da film insanı yansıtıyor sıcacık.Kadınların yaşadıklarını ele alıyor ama peki neden kadınlara aldatılmak atfediliyor,neden hep kadinlar gucsuz gösteriliyor gerçekten güçsüz müyüz? dedirten bu perspektiften bakıldığında insanı sinirlendirebilen bir film, ama görüntüler insanı mutlu etmeye yetiyor.Woody sevenlerin sıkılmayacağı bir film.
Bu haberin dogrulugundan emin olmamakla birlikte haberi yayinlamayi gerekli goruyorum.http://www.5harfliler.com/woody-allenin-kizi-dylan-farrowdan-acik-mektup/.
Söyleyecek yapacak bir şeyler kalmıyor hayatta bazen.Bir şeylerden korktukça hep daha kötüleri ile sınanıyoruz.Hayatta her geçen gün bir şeyler ile daha da yıkılıyoruz.Çaresizlikten nefret ediyorum duygularımı ifade edebildiğim en anlamlı sözcük sadece bu ---çaresizlik---.Garip zaman,hayat,süreç sınanıyoruz ciddi şeylerle hemde.Geçiyor zaman gerekiyor anılar,iyi insanlar yokolup gidiyor hayat zor.Canım acıyor.
Bir dönemin ve bir sürecin sonuna daha geldim ve gene muğlak belirsiz süreçler..Biten şeyler hep üzer beni diğer taraftanda yenilerin habercisi değil midir ki?Güzel şeyler olmalı artık hayatımda okadar sıkıldım ki tarif edemiyorum.İlişkilerden,erkeklerin umursamazlığından,düşüncesizliğinden tek bir gayelerinin olmasıdan yetinmeyi bilmememelerinden,sınavlardan,öğrencilik-parasızlıktan istediklerimi yapamamaktannn sıkıldımmm.Artık düşündüklerimi uygulamak ve mutlu olmak istiyorum. "Düşünüyorum o halde bekarım"
Bu söze de kesinlikle katılıyorum insan kavramını dolduracak adamlarla birlikte değilseniz düşünmeyiniz sevgili kadınlar devam ediniz düşünmeden..
Bazı anlarda cesaretim kırılıveriyor. Bir uçurtmaya, gözlerimi ayırmadan uzunca bir süre bakabilecek cesareti bile bulamıyorum kendimde. Uçurtmanın dengesi bozulacak, kuyruğu dolanacak ya da ipi kopacak gibi geliyor. Bir şeyler iyi gitmediğinde ve tüm bunlar üstüste geldiğinde, insan, bundan böyle yaşananların ve yaşanması muhtemel olanların kötülükten başka bir şey getirmeyeceği hissine kapılıyor. Bir adım sonrasında toprağın ayaklarının altından kayıp gideceğini düşünmek gibi bir his bu. Her adımı boşluğa atmak gibi.”
Kitabını,dizisini,filmini bir çok türünü her yerde görüp ancak izleyebildiğim filmlerden.Film Filistinli bir kadının Limon Ağaçları ile İsrail sınır sorununu ele alan düşünmeye yönlendiren bir film.Filmi ayrıntılı şekilde anlatmak yerine benim gözüme çarpan rahatsız olduklarımı söylemek istiyorum. Kadına atfedilen duygusal olma,naif olma rolleri bu filmde de pekiştiriliyor,sinir bozucu ve son sahne ile duygusallık en yüksek noktaya ulaşıyor bunları sevmedim.Ancak genel içerik olarak film izlemeniz gerekenlerden zamanınızı değerlendirmek için ideal olanlardan.Kadın üzerine film incelemesi yapmak isteyenlerin listesinde olması gerekenlerden.İzlenmeli!!
Yılbaşına sayılı günler kala uzun yıllardır yalnız olan bir erkek ve özgün kişiliğe sahip tatlı mı tatlı bir kadının internet üzerinden tanışması ve yeni yılı yalnız geçirmek istememeleri .Film benim enlerim arasına girdi farklı bir konusu var bence.Sıradan bir aşk masalı ya da ağzımızı açık bıraktıran saçma sapan mutlu sonları olan filmlerden değil bu film.
İnsanlar özgün olmalı,insanların hobileri olmalı tıpkı kadının sokaklardaki ayakkabı fotoğraflarını çekmesi gibi.