Takip pıtırcıkları

30 Temmuz 2010 Cuma

grown ups(2010)// the fourth kind(2009)



eğlenceli islenilesi 2010 yapımı film büyükler die çewrilmiş türkçeye...
the fourth kind filmi gerçek yaşanmış bir olay kısmı pek inandırıcı olmasada güsel bi gerilim olmuş..

29 Temmuz 2010 Perşembe

tehlikeli masallar



Okunulası ve sürükleyici bir roman ahmet altan tarzı bir kitap yine...yazın sıcağında yaz okulu olayından hiçbir şey yapmaya fırsat bulamayıp en sonunda vizelerinde bitmesiyle kendini kitaba ve filme boğan insan olmak çok güsel:)

yılkı atı


Yolda okunmuş ve çok sıkıcı bir kitap benim için ama okunmalı atlarla ilgili yazılabilecek en uzun roman sanırım:)

elephant man



insanların fiziksel özelliklerine önem wermemeyi en azından 2 saat düşündüren 1980 yapımı güsel film idallerimizi gerçeğe dönüştürmek ..

11 Temmuz 2010 Pazar

machuca


1973'te şili'de pinochet'nin allende'yi darbeyle devirmesini iki çocuğun gözünden anlatan izlenilesi ve tatlı bi film..41. Antalya Altın portakal Film Festivali'nin de açılış filmi.

hayat bu işte........


‎''sayın tanrı ve insanları denemeyiniz''... Nietzsche ne güsel bir sözdür denendiğimizde sonuçlarını fazlasıyla görmemiz mümkün:) yine yolculuk yine ayrılık vakti bloguma yine ara wericem:( hayatımda her zaman şuna inanırım hiç bi zaman her şey tam olmuyor mutlaka bi parça eksik oluyor işte o parça sadece gidip geliyor tamamlanmıyor ama hiçbir zaman. hayat böle bişi sanırım.Mutlu olmak için çok uğraşıyoruz sonuç.........?telefonu renginden dolayı alan özelliklerine bakmayan bir insanım ben anlattıklarımın kopukluğu uzun süre yazmamanın doğurduğu bir sonuç....

2 Temmuz 2010 Cuma

the lake house..


keşke böyle bir ewim olsa tüm gün film islesem .....Posta kutularını gördüğümde sims oynayasım geldi:)

geçmiş geçmişte kalmaz......Sivas

"Çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir!.. Halktan kimsenin burnu kanamamıştır ve ölenler de çıkan yangından boğularak ölmüşlerdir. Olayı bu kadar büyütmek yanlış, bir futbol maçında da bu kadar insan ölebilirdi."
Başbakan Tansu Çiller, 3 Temmuz 1993

yılan prens

padisahla karisinin bir türlü çocugu olmuyormus, ne yapmislarsa bir türlü bir çocuk sahibi olamamislar. bir gün yasli, uzun sakallari olan beyaz bir adam saraya konuk gelmis, padisah adami çok sevip aksam yemegine alikoymus. yemekten sonra sakalli ihtiyar "galiba sizin meyveniz yok," demis. padisah hemen atilmis, "her meyveden var, ne istersiniz?" demis. "yok," demis ihtiyar, "onu söylemiyorum, galiba sizin çocugunuz yok, onu söylemek istiyorum." padisahla karisinin gözleri dolmus, "çok istedik, ama olmadi," demisler. "peki," demis ihtiyar, "ben size bir yol gösterecegim, dediklerimi yaparsaniz çocugunuz olur. ülkenin en ucundaki dagin tepesinde bir pinar var, baharin yaza baslandigi gece, tam sabah olurken, mehtap batmadan, günes de çikarken çirilçiplak o pinara girip yikandiktan sonra, 'hayirlisi neyse olsun' deyip birbirinize kavusacaksiniz." yasli adam bunlari söyledikten sonra odasina çekilmis, ertesi sabah da kimseye görünmeden saraydan ayrilip gitmis. padisahla karisi, büyük bir kalabalikla yola çikmislar, dagin basindaki pinara girip yikanmislar, sonra da çadirlarina çekilip yataklarina girmisler. padisahin karisi, "allahim bize bir evlat ver de nasil verirsen ver," demis. o gece padisahin karisi hamile kalmis. aradan dokuz ay geçmis. dogum vakti gelmis. saraya ülkenin en ünlü ebelerini çagirmislar. ama sultan bir türlü doguramiyormus, ne yaparlarsa yapsinlar sultan bir türlü doguramiyormus. kentte babasiyla ve üveyannesiyle yasayan çok güzel ve çok fakir bir genç kiz varmis. padisah, öfkesinden karisini dogurtamayan bütün ebelerin basini vurdurtmus. bunu duyan kötü kalpli üveyanne, saraya gidip, "benim bir üvey kizim var, sultani dogurtsa dogurtsa o dogurtur," demis. bunun üzerine saraydan adam gönderip kizi çagirtmislar. kiz basina ne gelecegini anlamis, dogru annesinin mezarina gitmis, annesinden akil sormus: "annecigim ben ne yapacagim, hiçbir ebenin dogurtamadigi sultani dogurtmak için beni çagirdilar, benim de kellemi kesecekler." tam o sirada ak sakalli bir ihtiyar peydah olmus mezarin yaninda, "aglama kizim," demis, "ben sana ne yapacagini anlatacagim, dediklerimi yaparsan, kelleni kurtarirsin." sonra kiza ne yapacagini anlatmaya baslamis. "sultan benim dediklerimi tutmadi, hayirlisini isteyecegine, ne olursa olsun dedi, bu yüzden de evlat yerine karninda bir yilan tasiyor simdi, sen saraya gidince, hemen bir kazan süt isteyeceksin, sütü sultanin bacaklari arasina yerlestireceksin, sütün kokusunu alan yilan da disari çikacak." kiz saraya gitmis, ihtiyarin dediklerini yapmis. gerçekten de sultan, kocaman, kara bir yilan dogurmus. hemen padisaha haber vermisler. sultan hanim aglamis, "ne yapacagiz," diye bir zaman çirpinmislar, sonunda "yilan milan, evlat evlattir," deyip yilani kimseye göstermeden sarayin arka odalarindan birine yerlestirmisler, ülkede padisahin bir evladi oldu diye senlikler yaptirmislar. aradan yillar geçmis, arka odada birakilan kara yilan büyümüs, bir gün padisah babasina haber göndermis, "ben artik evlenmek istiyorum," demis. padisah, ne yapsin, bir tanecik evladi. vezirlerden birinin kizini ogluna istemis. dügün yapilmis, gelini gerdege sokmuslar, ertesi sabah kapiyi açmislar ki, kizin cesedi bir kösede yatiyor. yilan kizi sokup öldürmüs. baska bir vezirin kiziyla evlendirmisler. yilan onu da sokup öldürmüs. saraydaki kizlar birer birer öldükten sonra, halktan kizlarla evlendirmeye baslamislar yilan prensi, o kizlar da ölmüs. genç kizlar saraya gelin gidip birer birer ölüyormus. halk, prensin yilan oldugunu bilmiyormus, ama prensle evlenen kizlarin öldügü memlekette yayilmis, herkes kizini memleketten kaçirmaya çalisiyormus. bir gün yilani dogurtan ebe kizin üveyannesi, saraya gitmis, "benim çok güzel bir kizim var, sultani da zaten o dogurtmustu, prensin dilinden o anlar, onunla evlendirin prensi," demis. hemen kadinin evine adamlar gönderilmis, kiz babasindan istenmis, adamcagiz ne yapsin, padisaha hayir diyecek hali yok ya, kizini vermis. bunu duyan kiz ölecegini anlamis, hemen annesinin mezarina kosmus yeniden. "annecigimi beni prensle evlendirecekler ama prens bir yilan. beni de öteki kizlar gibi sokup öldürecek, genç yasimda ölecegim," demis. kiz annesinin mezari basinda aglarken, beyaz sakalli ihtiyar görünmüs yeniden. "aglama," demis, "yilan kiligindaki prens aslinda çok yakisikli bir delikanlidir, dedigimi yaparsan insan haline döner, çok mutlu bir hayat sürersiniz." "ne yapacagim?" diye sormus kiz. ihtiyar da anlatmis. "seni gerdege sokacaklari zaman, üstüne kirk gömlek giyeceksin. sen odaya girince yilan sana 'soyun' diyecek, sen bir gömlegini çikart, sonra sen de ona 'sen de soyun bakalim yilan bey,' de, o da derilerinden birini çikartacak, sonra sana yeniden, 'soyun' diyecek, sen gene ikinci gömlegini çikarttiktan sonra ona 'sen de soyun yilan bey,' diyeceksin, böyle böyle kirk derisini de çikarttiracaksin, kirkinci derisini çikarttiktan sonra yakisikli bir delikanliya dönecek. ama sakin ola ki, o bütün derilerini çikartmadan sen soyunup kalma. o derilerini çikartmadan soyunursan, seni çiplak görürse sokup öldürür." kiz hazirlanmis, alip saraya götürmüsler, dügün olmus, sonra kiza gerdege gireceksin demisler, kiz da ihtiyar adamin dedigi gibi kirk gömlek giymis üstüne, her sey ihtiyarin dedigi gibi olmus, bir kiz çikartmis gömlegini, bir yilan çikarmis derisini, birlikte soyunmuslar, sonunda kirkinci deriden de sonra yilan çok yakisikli bir delikanli olmus, ikisi yillarca mutlu yasamislar..."
kitaptan ayrı okununca pek anlamlı gözükmesede çok derin bi öykü..

1 Temmuz 2010 Perşembe

e. e. Cummings..


Edward Estlin Cummings (1894 - 1962), E. E. Cummings ismini kullanan Amerikalı şair, ressam, deneme ve oyun yazarıdır. Hayatı boyunca dokuz yüzden fazla şiir, iki roman, birkaç tane de tiyatro oyunu ve deneme kitabının yazarı olan Cummings'in, bunların yanında birçok tablosu bulunmaktadır. 20. yüzyıl şiirinin en önde gelen ve popüler yüzlerinden biridir.E. E. Cummings'in geleneksel olmayan majüskül (büyük) harf kullanma tarzı zaman zaman yayıncı ve okurları tarafından isminin küçük harflerle ve araya nokta konulmadan yazılması suretiyle öne çıkarılmıştır. Ölümünden sonra eşi tarafından bir kitabın önsözünde[1] belirtildiği üzre yazar sadece küçük harf kullanarak şiirlerini yazmıştır. Böylece ismi resmi olarak "e. e. cummings" olarak değiştirilir. Fakat daha sonra, Cummings tarafından eserlerini Fransızcaya çeviren kişiye yazılan bir mektup incelendiğinde isminin yazılışında büyük harf kullanılmasını tercih ettiği ortaya çıkar[2]. Bugün Cummings'i araştıran bir kişi yazarın ismini küçük harfle yazmasının bir alçakgönüllülük göstergesi olduğunu düşünebilirken, bir diğeri bu durumu yazarın kibirli olmasıyla açıklamaktadır.

'''''Gidelim hadi dedi adam/ Çok uzağa değil dedi kadın/ Çok uzak da ne ki? dedi adam/ Olduğun yer dedi kadın..." Cummings'''

" Seni diğerlerinden farksız kılmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada kendin olarak kalabilmek dünyanın en zor savaşını vermek demektir. Bu savaş başladı mı artık hiç bitmez

sex and city 1


uzun süredir yazamamanın içimde werdiği sıkıntı.... Hayatımın yine fazlasıyla sudan çıkmış balık misali olma dönemlerine girmiş bulunmaktayım insanların hepsimi gereksiz ve saçma gelir bu aralar yalnızlığa ihtiyacım war ciddi anlamda huzur istiyorum.Bunun dışında uzun süredir film islemiyorum cumartesi günü artık 2si,ninde çıkmasıyla isleme zamanı die düşündük sewdim eğlenceli bi filmdi dizisi eminim daha eğlencelidir ama hiç islemedim 2sinide yarın alıp islesem fena olmas:)

25 Haziran 2010 Cuma

Bende değişmek istiyorum artık...



Renksiz hayaller dolu dökülen gözyaşlarım
Ezikliği kalbimde yaşanmış tüm aşkların
Tüm acıları anıları bana bırakıp gitme
Beni bana ver artık peşinden sürükleme
Duymak istiyorum duymak istiyorum
---Kalbimde ruhunu duymak istiyorum----
Görmek istiyorum görmek istiyorum
Gözümde gözünü görmek istiyorum
İncitme kalbimi bırakıp gitme
Sana kendimi verdim beni yok etme
Ne olur suskun bir şeyler söyle
Karanlığın içinde kaybolma öyle
Duyabilsem kalbini okuyabilsem seni
Sessiz feryatlarını acı ağıtlarını
Tüm haykırışlarını hissetmek istiyorum
Sana yaklaşıp seninle ölmek istiyorum

günlerdir yazmamak hiçbir şey yapmak istememek ruh yorgunluğu ve arka fonda emre aydın duymak istiyorum çok güsel sözleri çok hoşuma gitti.artık sorunlarımı anlatmaktan yoruldum kendimi değiştirmeye çalışıyorum artık her şeyi hemen anlatan biri değildi içinde saklayan biri olmak istiyorum nasıl olsa anlatsanda anlatmasanda o senin sorunun bunun için uğraşıorum en azından başarabilir miyim bilmiyorum.

17 Haziran 2010 Perşembe

elimden sanki küçük bir balık kayıp gittii.......(E.G)



hayatımın fazlasıyla sıkıcı ve gerçekten sorunlu geçtiği dönemdeyim YİNE benim için yaz=belirsizlik kararsızlık ve gerçek anlamda içi dolu sorunlar bu kelimelerin yerine roma slovenya bled norveç demeyi inan çok isterdim..çok fazla mutsuz olmak beni korkutuyor çünkü mutsuzluğumun artması.. hep böle olur biri diğeri derken sorunlarım artar ve kendi içimde çözülmez bir hal alır sonra iyi bir yerlere bağlanmak zorunda............insanların garipliğine ses çıkarmaz bir hal aldım bakıyorum we o öle diorum bu böle bulaşmıım en iyisi herkes kendi ekseninde mutlu ben mutsuzluğuma dewam ...kimseyi umursamadığım bi dönemdeyim sanırım ilk kez netim bukadar..yılbaşında alaçatıda butik otelde geçirmeyi.şirincede kahwaltı yapmayı eskişehirde okumayı ne çok ister(d)im

11 Haziran 2010 Cuma

Başlayan her şey biter....

bir şehri terketmek ne kadar zor anıları onca değeri ...yıkıp yıkıp yeniden başlamak

soul kitchen


Monte Kristo Kontu kitabını okuma isteği fazlasıyla doğdu sanırım bu filmle birlikte. güsel bir fatih akın filmi

@şk t@dınd@ rom@ntik komedi



çok eğlenceli görsel olarak türk romantik komedi tarzında fazlasıyla yeni.sinem kobal ve sarp apak nekadar tatlıydı öle:).finallerin bitmesi ankaranın son günleri umutsuzluk huzursuzluk ama film günleriiiiiiii şuan soul kitchen dewam....

3 Haziran 2010 Perşembe

31 Mayıs 2010 Pazartesi

biri çıksada dünyayı insanların elinden kurtarsa

İsrail yardım gemisine saldırdı: 19 ölü///////////////////////////////İskenderun'da terör saldırısı: 7 şehit, 7 yaralı....
Saldırı uluslararası kara sularında yapıldı.
İsrail güçleri, "Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım" kampanyası kapsamında Gazze'ye insani yardım malzemesi götüren 6 gemilik filoya müdahale etti. İsrail televizyonları, saldırıda en az 19 kişinin öldüğünü açıkladı. El Cezire ise ölenlerden 6'sının Türk olduğunu duyurdu. Türk Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy'yi Bakanlığa çağırdı. Levy'ye "Bu olay hukuka aykırı, mazur görülmesi mümkün değil" ve "yaralıların Türkiye'de tedavi edilmesi için iadesini talep ediyoruz" denildiği belirtiliyor. Durumu ağır olan 4 Türk yaralı ise Kudüs'teki Hadassa Hastanesi'ne kaldırıldı sınavdan yeni çıkmış otobüste güneşin geliş yönünü doğru hesaplamış bir şekilde sevinirken eve geliyorum ve arkadaşımdan öğreniyorum yazık gerçekten insanlara sınavda saçma sapan şeler bildiğimizi kanıtlamaya çalışırken dünyanın hali garip!!!!!!

30 Mayıs 2010 Pazar

pin up kızları




Pin-up kızı ya da pin-up modeli, yaygın şekilde basılmış resimleri pop kültürü olarak kabul edilmiş olan mankenlere verilen isimdir. Pin-up kızları genellikle, moda modellerinden ya da kadın oyunculardan seçilirler.Sanatsal olarak pin-up ise, çekici ve güzel bir kadının nasıl olması gerektiğine dair görüntü veren idealize edilmiş kadın resimleridir. Çeşitli örnekleri vardır:D: marilyn monroe türkiyede ilk örneği seher şenizmiş:)ve ((((pin-up diye grup ve neüdüğü belirsizbir şarkı üretim hatası diye bir şeyde varmış...)))))

say kaç gece oldu say kaç gün doldu say yasası:)


dişlerinizi fırçaladıktan hemen sonra kiraz yemek müşhiş bişi farklı:))) say yasası derki her arz kendi talebini yaratır kesinlikle katılmıyorum nedeni açık bence insanlara bakmak yeterli bu gereksiz bilgileri bir tarafa bırakıyorum..:) benim için siyaset bukadar sanırım deniz baykala itafeten yapılmış 6ok şakası olayların üstünden günler geçti ama nede olsa çabuk unutuluyo bi hatırlatıım dedim:)

29 Mayıs 2010 Cumartesi

rüya-kabus arası bir muhallak


doğum günümde böle bir rüya görmek günlerdir ewde yalnız olmak ve yemek uyku ders pc şeklinde geçen monotonluktan mı kaynaklanıyor pek anlamasamda içimi sıkmaya yetti.Ateşler üstüne atılan redbull ne alakaysa büyük bir olay ve inanılmaz kalabalık ağlayarak uyanmama neden oldu ağlayarak uyanmak güne 1-0 başlamak için yeterli bir neden benim için güsel günler görmemiz dileğiyle her şeye rağmen yeni yaşımda artık mutlu huzurlu ve sağlıklı olmak istiyorum okul hayatımın düzgün olmasını çok mu istiyorumm?

28 Mayıs 2010 Cuma

gözlerimi kaparım tangomu yaparım:)

arka fonda ''goran bregovic tango''' bir tutamda mutluluk..

25 Mayıs 2010 Salı

evimin her köşesi böyle olsun:)


?


...ruhlarımız için en lüzumlu, en kıymetli olan şeyleri birbirimizde bulduktan sonra diğer teferruatı görmemezlikten gelmek, daha doğrusu büyük bir hakikat için küçük hakikatları feda etmek, daha insanca ve daha insaflı olmaz mıydı??

24 Mayıs 2010 Pazartesi

akan sular şarap olsa hayyam gelip kral olsa modundayım....


çok mutsuzum silkinip kendime gelmeliyim okul hayatım yolunda olsa şu an gerçekten başka sorun yok okul hayatım berbat gidiyo sanırım:((( bu elbise çok tatlı ya bu kumaşlara bayılıyorum sanırım yazdıkllarım hepsi birbiryle alakasız şeyler ama ruh halim çok karışık

izmir:(


yine uzun bir yolculuk yine özlem babamı çok öslemişim ama yine her şeye alışılıyor izmir benim için hep özel olucak yapmam gereken tonlarca ödewe daha dokunulmadı zaman okadar çabuk geçiyor ki..yine mutsuzum huzursuzum...

18 Mayıs 2010 Salı

Margot at the Wedding(2007)


nicole kidman yine çok güsel ama film değişik sıkıcı ve anlamsız bence şapkaya bayıldım bu arada:)..

fındık çılgınlığı




biri beni durdursun sabah akşam fındık ezmesi süt ve 9kat tat şeklindeyim günlerdir ve bayılıyorum bu fındığa nestlenin fındıklısı tercihimdir:) fındık ezmesi bimde hem uygun hem güsell:)

17 Mayıs 2010 Pazartesi

başa dönebilir miyiz?


yine hiçbir şey yapmadığım bir dönem.uçup giden hayaller.. yazılarıma baktımda 10gündür bişi yapmıyorum okadar sıkıldımki her şeyden en güsel zamanları hep başa alsak hatasız dewam etsek hiç bitmese keşke en mutlu olduğumuz zamandan en mutsuza inmesek keşke.Bana izmir yolları gözükmekte finaller öncesi nekadar mantıklı bilemem ama ailemi çok ösledim ewimi.

B@ŞK@ DİLDE @ŞK


</
Farklı güsel bi film sabırlı olabilmek gerçekten aşk hep dibe wurduğumuzda bizi bulur en ummadığımız zamanda bence ne güsel hiç konuşmayan adam aradığım adam sahnesi süperdi ya filmi islerken bir sürü filmle bağdaştırdım amelie filminde kemikleri eriyen adamla o dışarı çıkamayan çocuğu benzettim.Once filmindeki elektrikli süpürgemi tamir eder misin ?ile ceketim burda mı kalmış son sahne aklıma bunlar geldi... çOK tatlıydı film.

6 Mayıs 2010 Perşembe

...!

Kıştan yeni çıkmışcasına yorgundu ruhu yorgun ve yıpranmış geçen zamana aldırmadan sadece huzuru bekliyordu .Bu gün onun için farklıydı bu sabah onsuz geçecek günlerin başlangıcıydı herkes farklı olmak ister bir başkası için ya da herkes için,ama o sadece yeni bir günün onun için farklı olmasını istiyordu ruhu sabitliklere hapsolmuştu bastırdığı sakladığı duygularıda sabah ortaya çıkardı en çok sabah özlerdi onu gözünü araladığındaki anlamsızlık onu uykuya itti.Her zamanki gibi uyanmakta zorlandı hiç bir sabah neşeyle uyanmazdı hep uykunun yarım kaldığını düşünür yatağına dönmek isterdi,yataktan sinirle kalktı onunla birlikte aldığı terliklerini aradı yatağın altında onlarda saklanmıştı tüm duyguları gibi..en sonunda buldu terliklerini hemen giyinip çıkması gerekiyordu.en sewdiği kotunu giydi ayrılık gününden kalma tshirtünü geçirdi üzerine parfümünün kokusu hala duruyordu çok olmamıştı biteli hazırlandı kendine bir kahve hazırladı bir yudum içti ve sigaraya sarıldı sigarasıda bitince aceleyle ewden çıktı.Çantasından cüzdanını bulmaya çalıştı ama çantanın içinde bir şey bulmak imkansızdı içindeydi biliyordu.Sonunda bulup otobüse bindi.geriye bir soru kalmıştı nereye gidiyordu?Onun yanına..aklında hiçbir şey yoktu sadece görmek istedi on dakikalık yol uzadıkça uzuyordu zaman geçmiyordu ve sonunda inebildi otobüsten biraz yürüdü son parasınıda sigaraya yatırdı bir sigara içip kapıyı çaldı bu kapıyı ilk kez çalıyordu anahtarı bile yoktu artık yabancı gibiydi her şeye .Açıldı kapı soğuk bir merhaba noldu dedi ne mi oluyorduk hiç dedi seni görmek istedim biraz konuşalım mı dedi.İçeri girdiler bir yanı her şey düzelse keşke diyordu ama gerçeği görüyordu aynı mekandaydı farklı duygusal zamanlardaydı artık ona çok uzaktı kafasında yarrattığı heykeli parçaladı ve yok etti.artık gitmesi gerekiyordu tokalaştı vedalaştılar ve çıktı evden en yakın ewi görmediği bi yere oturdu ağladı ağladı ve üsüldüğü şeyin o olmadığını biliyordu bukadar canını acıtan heykelinin yok olmasıydı.otobüsüne bindi ewine gidip yatağında ağlamak istedi her şey Bitmişti uzunca zaman her şey anlamsız gelecekti ama bir gün düzelecekti......................................

4 Mayıs 2010 Salı

mayfest(FESTİVAL GİBİSİN KATILMAK İSTİYORUM:)))

bende facede mayfest albümü açmalıyım facede herkes mayfest albümü açmış:))), bilkent ankarada ayrı bir şehir.festiwalden karelere yer wermek isterdim ama :(( bu durumu çok içerledim benim için güsel bi gündü.....

An Education(@şk dersi)



filmi gayet beğendim ve insanları tanımanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha anladım.Kız daha ufacık ya sanki her şey yolundaydıda adamın ewli olmasıydı tek sorun onun dışında her şey normal miydi:S:S???

1 Mayıs 2010 Cumartesi

ne kadarda doğru....

. seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için
seviyorum.

. hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara lâyık olan kişi ise seni ağlatmaz.

. sen istediğinde sana aşık olmaması, sana aşık olmadığı anlamına gelmez.

. gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır.

. birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hiçbir
zaman ulaşamayacağını bilmektir.

. hiçbir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile! gülümsemene
kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin.

. tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin fakat bazıları için sen bir
dünyasın.
. zamanı onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme.

. belki de tanrı uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışmanı, onu
tanıdığında minnettar olman için istedi.

. &bitti diye üzülme, ;yaşandı; diye sevin.

. her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara
güvenmeye devam etmek, kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.

. birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce
kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven.

. kendini çok zorlama, en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur.

yaşanan her şeyin bir sebebi vardir....
Gabriel garcia marquez

30 Nisan 2010 Cuma

blogumu ösledim


bazen bi anda okadar çok şey yapmak istersin ya her şeyi bi anda yoluna koymak istersin tam böyleyim bu aralar hiç bir şeyin tam olmadığından mı yoksa uzun zamandır her şeyi boşladığımın farkına wardığımdan mı her neyse artık mutlu olmak için uğraşıcam en azından film islemeyi ösledim aldığım 2 filmde arkımda kaldı ya:( onları çok merak ediyorum (Soul Kitchen ,An Education)hala islemedim:(((

Pride and Glory















kim kiminle nerede nasıl hiç bişekilde anlamadığım film gece 2de başlanıldığı için mi yoksa film mi garipti anlamadım filmi pekte sewmedim polisiye tarzı falan olmamış edward sewenler izleyebilir ama onun için:))

21 Nisan 2010 Çarşamba

Antoni Gaudí



Antoni Gaudi i Cornet ( 1852-1926, İspanya), İspanya’da Art Nouveau (Yeni Sanat) akımının öncüsü olan ünlü İspanyol mimardır. Barselona’nın en ünlü mimari eserlerinin yaratıcısıdır.En ünlü eseri ise hayatını adadığı, yapımı halen süren La Sagrada Familia kilisesidirGaudi, tüm mimari bilgisini karmaşık semboller sistemi ve inancın gizemlerine ilişkin görsel açıklamalarla birleştirerek bir 20. yy. katedrali yaratmayı arzuluyordu. Sadece tüm enerjisini esere ayırmakla kalmadı, stüdyosunu da inşaata taşıdı.aşık oldum resmen ya nasıl bir yaratıcılık nasıl bir görsellikktir bu

durma yağmur durma........

okadar çok şey yapmak isterken bir şey yapamamak sanırım blog bile yazamıyorum artık çok bitkinimm aklım çok karışık her konuda

17 Nisan 2010 Cumartesi

caramela:)


yeni ürünümüz bu 4 hafta boyunca bununla uğraşıcam.tadı bence gayet güselll

requiem for a dream



16 17 yaş arası tam saçma sapan şelere yönelen gençliğe izletilmesi gereken film.çok güsel bi filmdi özellikle o kolunun kesilmesi. sevgililerin düştüğü durum:(

13 Nisan 2010 Salı

aşkın 500 günü


nerde dünyayı kurtaran adam nerdeeee???tesadüff içine oturan bi filmm

12 Nisan 2010 Pazartesi

alice in wonderland






uzun süredir en azından bir aktiwite yapmanın werdiği mutluluk we tim burton filmi olması ama beklentilerimi pek karşılayamaması yinede gnçtrll kullanmanın werdiği mutluluk:D ankamall sinemaları bence gerçekten güzel:) bu arada blog ayarlarım bozuldu resimler nasıl çıkarsa şansımaaa:((