Takip pıtırcıkları

Duygu Asena etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Duygu Asena etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Aralık 2014 Perşembe

Ramiz ile Jülide/Beni Siz Delirttiniz!/Değişen Bir Şey Yok.


 Duygu Asena'nın pek de duymadığım kitaplarından biri "Değişen bir şey yok"köşe yazılarından derlenmiş bir kitap 1 saat içerisinde yolculukta okuyabileceğiniz bir kitap.Kesinlikle bu tarz kitapları erkeklere de okutmalı kitabın içeriğindekileri algılamayan ataerkil kadınlarda yok mu tabiyki de var ama erkeklere de okutmalı.Yeni yıl gelirken yeni yıla itafen kitabın içerisinde geçen güzel bir cümle;

Bari bu yıl sıkılmadan,sıkmadan,pireyi deve yapmadan yaşamayı sürdürelim..Yaşayıp gidiyoruz işte.Tabi ki,kötü şeyler olmaması için uğraşmak hep iyinin,güzelin peşinde olmak doğal.Ama ya olursa? Ne olur?Sınıfta kalsak ne olur?,Çocuğumuz yabancı okulun sınavını kazanamasa ne olur?,Eşimizle kavga etsek ne olur?,Sevgilimizden ayrılsak ne olur?,Evlensek ne olur?,Boşansak ne olur?,Yaptığımız şeyin doğruluğuna inanarak yaşarsak,yaptığımız işi seversek,içinde bulunduğumuz duruma saygı duyarsak ...Gerisi ne olursa olsun...Olmaz mı?(s.117-118)
Tiyatro ile özdeşleşen Ankara'da, devlet tiyatrolarında uzun zamandır hasret olduğum güzel oyunlara denk gelmek beni inanılmaz mutlu etti,Ramiz ile Jülide bu güzel oyunlardan biri. Kesinlikle bir beklentim olmadan gittiğim ama beni kendine çeken bir oyun, 2 saat dolu dolu, oyunculuk süper. Konusuna gelince gençlik yıllarında belli bir amaç doğrultusunda bir yürüyüş de karşılaşıp birbirinden hoşlanmış  iki insanın yıllar sonra yine ortak bir noktada karşılaşmaları.Oyun;hiç bir şeyin önyargılardan oluşmaması gerektiğinin alt mesajını veren Jülide karakteri ile  değişen dönüşen dünyayı ele alıyor .Kesinlikle programınıza bu oyunu ekleyin ;).
2015 yılı Metis Ajandasının konsepti bu yıl  "Beni siz delirttiniz" renkleriyle beni benden aldı hediye düşünenlere, kendini mutlu etmek isteyenlere güzel bir seçenek.

2 Eylül 2013 Pazartesi

K@dının @dı Yok

Duygu Asena'nın okuduğum ikinci kitabı "Kadının Adı Yok" 1988 yılında yasaklanmış bir kitap bu, feminizm esintileri  ile bir çırpıda okuduğum gündelik bir dille yazılan bir kitap.Aslında Özgürsün kadar sevemedim ben bu kitabı.
                                                                      Kitaptan çıkardıklarım;
Kadınların üzerindeki baskıyı yine kadınlar kuruyor.Hiç kimse için hayatınızı değiştirmeyin,iyi dostlar edinin.
Merak ettiğim; aynı kitap erkek bakış açısıyla (Gürkan'ın dilinden) nasıl anlatılırdı acaba.
Bu tarz kitapları erkeklerde okumalı ! erkeklerde bu tarz kitaplar yazmalı ,bu tarz yaşamalı eşitlikçi olmalı.Bu tarz kitaplar yazılsa  hayatımın kitaplarından olan,tanıdığım tüm insanlara tavsiye ettiğim hatta okumaları için zorladığım  Kürk Mantolu Madonna gibi olmasa da keyifli bir şeyler ortaya çıkacaktır.
Kitaptan alıntılar:

  • Öyle bir doğalsın ki insan ürküyor senden,yetersiz kalıyor yanında.
  • Herkes kendi hayatını kendisi yaşıyor,kimse kimseye yardım etmiyor,senin için yapabileceğim bir şey yok.
  • Evlendiğin insanın nasıl olması gerek,biliyor musun?Evlilik bir kurallar cenderesi ..Dünyada milyonlarca insan yaşıyor ve sen birini seçiyorsun.Ötekilerden yoksun kalıyorsun.Evlendiğin kişi hiç bir konuda hiçbir şeyin yoksunluğunu duyurtmamalı insana...
  • Hiç mi merak etmiyor?Tüm erkekler mi böyle duygusuz?
  • İdealizm sözcüğünün içinde kasıtlı olarak bir ahlak kavramı vardır ve bu materyalizm düşmanlarının kurduğu bir tuzaktır.
  • Aşk için hep savaşmalı,hep özen göstermeli .İki seni seviyorum,üç harikaydı,yetmiyor.Her an üzerine titremeli.Hep vermekte aşk değil,hep almak da.
  • Kadınlar birbirine güvendiler mi öyle bir dost olabiliyorlar ki.

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Hiç kimse tanıdığımız,bildiğimiz gibi değil! @slında özgürsün

Duygu Asena'nın 2001 yılında yayınlanan kitabı Aslında Özgürsün.7 yıl önce teyzemin  sahilde  okuduğu yıllar önce dikkatimi çeken ,kapak resminden hatırladığım bir kitap, o kadar zaman geçmiş ve Duygu Asenayı ilk kez okuyorum.Kitap; toplumumuz içerisinde kadın, aile,bekarlık kavramlarını olaylar ile çok güzel ele alıyor bence.Aslında özgürsün kadın için önemli olan ilişkileri salt erkek ve kadın üzerinden anlatmıyor kadın hayatındaki özenilecek türden bir dostluğu Berna ve Belgin'in arasındaki iletişimi anlatılıyor.

Kitaptan alıntılar:
  • -Kimin yaşamı dört dörtlük ki? Her şeyin iyi tarafı da var kötü tarafı da.
  • -Erkekler böyledir işte bir kadın yetmez onlara.
  • -Bu erkeklerin bazen inanılmaz bir asaletleri oluyor,ama dikkat et anlamaz ve aldırmaz görünüyorlarsa da o an için tepki vermemeyi başarıyorlar aslında,içlerine atıyorlar,bir süre çaktırmadan izliyorlar.
  • -Ben ne istiyorum biliyor musun,çok basit.Özen istiyorum.Bir insan erkek ya da kadın,sevgili ya da arkadaş,seninle beraber olduktan sonra yaptıklarını,bir süre geçtikten sonra yapmıyorsa buna dayanamıyorum.
  • -Benim için hiçbir şey yapmıyor,ama hiçbir şey.Yani iyi bir şeyde, kötü şeyde hiçbir şey yapmıyor benim için.
  • -Filmler mi gerçek biz mi onlara özeniyoruz.
  • -Eğer kimseye bilerek bir kötülük yapmamışsan,hiçbir şey için kendini suçlamamalısın.
  • -Erkekler hayatın her yanını parsellemişler,bize alan bırakmamışlar,bari hayatımızdaki erkekleri bize bıraksınlar......................................Bir bu eksikti kocalarımızı erkeklerden kıskanmak.
  • -Huzur dediğimiz şey de ne?Toplumun bize öğrettiği,sahip olunca mutlu olduğumuzu sandığımız şeylerle bir arada yaşamak ve onları kaybetmeyeceğimizin güvencesi.
  • -Özlemek ve bir daha göremeyeceğini bilmek öyle mutlak bir çaresizlik ki..
  • -Kadınlar gerçekten tekeşli galiba kadında yapar,kadında ister falan diyoruz ama,ben çok beğendiğim bir erkekle olunca canım başka biriyle olmak istemiyor.Ama erkekler böyle değil!!!
  • -Gençlerin bazıları çok umutsuz ,bazıları da yine bunları görüyor(toplum,çevre) ama hiç aldırmıyor.Onun içinde neşeli olabiliyorlar.Bilemiyorum ki hangisi doğru?
  • -Zaten sen güzel olmayı sürdürsen bile fark etmiyorlar ki. Bazen yanında, en seksi iç çamaşırlarımla dolaşıyorum, kafasını kaldırıp bakmıyor bile. Unut bunları Berna, unut. Evliliğin onuncu yılında, sen mutfakta domates soyarken, arkandan beline sarılıp, yere yatırıp mutfakta sevişecek erkekleri unut. Hayal alemi içinde yaşama, evli arkadaşlarının da aklını karıştırma.
  • Oysa biz ne yapıyoruz,tanımadan yargılıyoruz,karalıyoruz.Üstüne bir çarpı çekiveriyoruz..Bitiriyoruz.Peki biz kimiz?Yapamadıklarımız için mi kızıyoruz onlara?Birilerini acımasızca karalayarak kendi yüceliğimizi mi kanıtlıyoruz?Neden bu kadar kin ve nefret doluyuz?
  • Zaten hayatımızda başkaları varsa onlar için üzülüp duruyoruz.Bari kendi kendimiz için üzülmeyelim.
  • İnsan hem oyuncu hem yönetmen olabilir mi?
  • Sadece kendinle kendin için yaşamak çok kolay,ama mutluluk mu bu?
  • Kadınlar durup dururken değişmiyor,değişmesi için itiliyor,destekleniyor.
  • Karşındakini,tüm karmaşıklığıyla anlayabilen kişi ise o dost işte.
  • Aslında düzgün aile bile iş yaşamları için bir imaj.