Aylarca elimde gezen bir kitap. Istanbul`a geldigim ilk gunlerde bitirdim ve kesinlikle okunmasi gereken bir kitap.
---- Kendini herkesten daha akıllı gören, hayatın sana verdiği şansı üstünlük zanneden, senden daha azıyla yetinmek zorunda olanların gözüne gözüne fazlalıklarını sokan sen! Zavallı sen… Kendini koyduğun o en yüksekteki yerle, tepesine çıkıp ezdiğin o en alttaki arasında asla kopmayacak bir bağ olduğunu bilmeyecek kadar cahil, hep kendine isteyecek kadar da arsızsın. Bu kadar öğrenmişliğinin, sözde eğitilmişliğinin, bilmişliğinin yanında hiçbir şey yapmayarak, kendi türüne zırnık kadar katkıda bulunmayarak nasıl da ihanet seversin! Bir’in parçası olduğunu unutmuş, kaybolmuşsun! Ama artık ruhunu saran o kirlenmişlikle yüzleşmenin zamanı geldi, ya yüzleşeceksin ya da hayat seni asla affetmeyecek! Varlığın lanetlenecek!” Ya da..... (sayfa/464)
---- Duygu en tehlikeli en bulasici zehirdi.
----Zavalli insansi. sanki icindeki anlamsizligi bosalarak bosaltabilecegini sanacak kadar azmisti.
---Keşke yaklaşmasaydı ona, keşke izin vermeseydi zihnine öyle sinsice sızmasına, keşke hiç çıkmasaydı
onunla yola! (syf/491)
-Karakterin intiharıydı aklına estiği gibi davranmak, hayatı anlamsızlaşman her döngünün
başlangıcıydı bu.
Çıldırmak üzereydi Sonje! Bin kere bağlanmaya çalışsa da Numi tamamen kapatmıştı kendini.(syf/513)
---Astroloji, evrendeki gökcisimlerinin birbirleri üzerinde
oluşturdukları manyetik alanların yaşam üzerine yaptığı biyolojik etkilerini ölçen bir bilim olarak
değil, üzerine dalga geçtikleri bir konu olarak anlaşılıyor bu gezegende(syf/350)
--- Herkesin amacı mutlu olmak! Sanki yaratılışın ana amacı
mutlu olmakmış gibi ciddi bir yanılgı var. Daha da korkuncu mutluluğu çiftleşmeye odaklamışlar ve
insansı yetişkinlerin hemen hemen hepsinin ortak hedefi hayatlarının aşkını bulmak. Aşkı bulmaya
adanmış bu yaşamsal mutluluk anlayışı, aklı bozacak şekilde deforme olmuş bir cinsellik anlayışına
bağlanmış. Üremenin Çi’nin beden alması için gerekli bir ritüel olduğunu umursamadan ve boşalma
sırasında yaşanan orgazmın beden enerjisini çoğaltmak için olduğunu bilmeden çiftleşiyorlar. Çok
zavallılar.(syf/350)
--Tekâmül
etmekle ilgili bir problemleri olduğu kesin. Sürekli aynı hataları tekrarlayan uygarlıklar halinde önce
büyüyüp sonra çöküyorlar.(syf/351)
----İnsansıların kutsal kitaplarında bahsedilen göze göze dişe diş konsepti bu olmalıydı. Seni
yaralayanı yaralamak değil, yaralanan kişinin, kendisini yaralayan kişiye verilecek cezayı seçmesiydi
belki de adalet/(syf/364)
Uzun zaman içinde evvel zaman içinde pek çok zaman geçmiş ayaklarım yere basmamış bazen gayet sağlam basmış canım acımış. İstanbul bir plan değilken 1 günde kendimi burda buldum Ankara-İstanbul ikileminde herzaman sonuna kadar ANKARA derim ben Ankara'yı çok sevmiştim, beni büyüten şehir oturup tercih yapmaya zamanım kalmadan burdaydım Sevdiklerimin çoğu orada... Allah güzel insanlar çıkartsın karşımıza hep. Planları bırakın akışa bırakın planladığım çoğu şey olmadı hayatımda ama çok değişik şeyler oldu. Yüreğime dokunanlar, yüreğine dokunduklarım İNSAN insanları hala, herşeye rağmen seviyorum. Galata'ya çıkmak yüreğime dokunanla..
2017'ye pek çok umutla başlamıştım, Ocak ayı ile birlikte o kadar yordu ki pek çok şey aksi gittikçe daha da telaşlı oldum,dert yakınır oldum hep aynı şeyleri anlatır hep aynı şeyleri danışır oldum. Ocak kayıplarım bir daha geri gelmez cinstendi. Mart ayı fırsat görünümlü saçma sapan bir sürece sokup yine haketmediğimi düşündüğüm bir süreç yaşattı bende.Ekim kayıbım ise iyi günde yanımda olup kötü günümde sıkılıp yan çizenlerden yani beni haketmeyenden haketmediğim cinstendi Hiç bukadar kırılmamış, hiç bukadar kandırılmamıştım. İnişli çıkışlı ama fazlasıyla üzücü bir yıl olurken şükrettim elimdekilere yanımda olanlara, olmak isteyenlere. Senenin son 2 ayında hayatımda ilk kez tanıdığım insanlara hayatımı açtım, yanında huzur bulduğum insanlarla da tanıştım. Tüm yıl Yozgat'ından, Trabzon'una, Lüleburgaz'ından, Isparta'sına İstanbul'una derken pek çok şehre sadece sınav için gittim. Yoruldum, pes ettim, şımardım bazen hep aynı döngüdeydim ama şükrettiklerimi çoğalttım. Sadece kendim değildim zorlanan yanımdaki pek çok insan sağlığıyla sınandı, gözyaşları çoktu ama geçti çok şükür. Bu yıl hayata dair biraz ağır şeyler öğrendim ama kendimi sevdim, güçlü durdum iyi dayandım yanımda olmak isteyen olur. Burası senenin terazisi/vicdanı, dileklerim ümitlerim kalbimde.
Şimdi bunların hepsi tek tek gitsin ve herkesin hayatına güzellikler gelsin, içimiz niyetimiz temiz olsun güzellikler dalga dalga yayılsın.
*demin… seninle… birleştik… birbirimize ağzımızı açıp tek söz söylemedik. sonra da tuttuk, yabansı yabansı konuştuk… sevişmek bu mudur? insanlar böyle mi birleşmeli? bu, rezillik değil de nedir? *kolay elde edilmiş bir mutluluk mu, yoksa insanı yücelten acı mı daha iyi? Uzun zamandır izlediğim en iyi oyunlardan bazen klasiklerden şaşmamak gerekli sanırım.
Hayatımdaki en büyük şükür sebebim gardaşım İYİ Kİ varsın,iyi ki doğdun. Ananemin en çok söylediği Allah iyi insanlarla karşılaştırsın sanırım dünyadaki en güzel dileklerden biri, çok iyi insanlar biriktirdim. İş arkadaşınız bazen en yakın arkadaşınız olur, omzunda bile ağlarsınız. Hayatın bana dayatmaya çalıştıklarını, önyargıları kırmayı öğrendiğim bir süreç.
El ele yürümek en hasret olduğum…
”elele yürümek- bunu yapabilecek miyiz?” diye sormak istemiştim sana: -herhalde -galiba kemal demirel’den yıllar önce işittiğim; belki kendi sözü olan- o sözü anımsamıştım: ‘sevgi, iki insanının birbirlerinin yüzüne bakmaları değil, birlikte aynı yöne bakmalarıdır.’elele tutuşma edimini düşün - bunu, en başından başlayarak, kendiliğinden, doğallıkla, hiç yadırgamadan yapmıştık: benim sağ elim, senin sol elin; tıpatıp, içiçe, sımsıkı… öyle olurdu ki, sokağa, yürümeye çıktığımızda, ellerimiz sanki kendiliklerinden bilirlerdi tutuşmaları gerektiğini; aynı anda da, karşılıklı, birbirlerini bulup, kavuşurlardı.bu, birbirimize iletmekte olduğumuz anlam(lar)ın bir tür odak noktasıydı - sanki, ilişkimizin, somut, fiziksel, hatta ‘duyumsal’ temeli..ve tabii, ‘yürümek’ - bu konuda kafamı nasıl bozmuş olduğumu biliyorsun: y ü r ü m e - b i r l i k t e yürüme… -daha ulu birşey bilmiyorum. -sevişmek bile, bütün yakınlığıyla, yüceliğiyle, güzelliğiyle; ama patlayan ve sönen tutkusuyla, heyecanıyla, doyumuyla, birlikte yürümektan daha üstün değil- hele, bir de, birlikte gidilecek bir yer (bir amaç, bir erek) varsa…
Kadın olarak kendin(m)ize nekadar saygımız var ve haklarımızı biliyoruz ki acaba? Mesele insana değer vermek/görmek işin özü bu. 5 Aralık Kadın Hakları gününde bir kez daha farkına varalım haklarımızın, gücümüzün.
50 gündür yaşanılan ve yaşatılanlar, ve uzun zamandır kandırılmak.
ŞİİRİN HAKKINI VEREBİLENLERE;
Seneler Geçsin, Sen Beni bil ben seni bileyim istiyorum. Benim olduğun kadar dostlarının, Dostlarının olduğun kadar benim ol istiyorum. Nice sıkıntı ve zorluk yaşayıp anlatalım. Yaşayalım ki,Öğrenelim hayatı ve destek çıkmayı. Birbirimizin omuzlarında ağlamalıyız. Sen çok dertlenip,içip arkadaşlarınla eve gelmelisin. Paylaşmalı ve beraber sıkılmalıyız. Öyle ki,yalnız sıkılmak sıkmalı bizi. Yaşayalım ki,paramız olunca sevinelim. Güzel günlerimizi,evimizde,bir şişe şarap ve pijamalarımızla kutlamalıyız. Ya da bazen dostlarla ucuz biralar içerek. Böylece yaşamalıyız işte. Sonra çocuklarımız olmalı, Düşünsene senin ve benim olan bir canlı. Geceleri ağladıkça sırasıyla susturmalıyız. Sen arada mızıkçılık yapmalısın. Ve ben söylenerek sıranı almalıyım. Yorgun olduğum için yemek yapmamalıyım, Söylenerek yumurta kırmalısın.
Hava soğukken birbirimize sıkıca sarılıp yatmalıyız. Zaman su gibi akıp giderken, Her şey yaşanmış bir hayatımız olmalı. Her şeye rağmen hiç bıkmamalıyız birbirimizden. Mutluda olsa,Kötüde olsa, Yaşadığımız günler bizim günlerimiz olmalı. Saçlara düşünce yada gidince aklar, Çocukları güvence altına alıp gitmeli bu şehirden. Kavgasız,Her sabah cinayetle uyanılmayan, Sessiz bir yere gitmeliyiz. Geceleri balkonda denizi seyredip, Sandalyelerimizde sallanmalıyız. Eve gelip benden kahve istemelisin. Çocuklar gelmeli ziyaretimize, Geçmişteki hareketli günlerimizi anımsamalıyız. Öyle sevmelisin ki beni, Bu yazdıklarım korkutmamalı seni, Tebessümler açtırmalı yüzünde. Birgün bu hayatı bırakıp giderken, Sadece mutluluk olmalı yüzümüzde Birbirimiz sevmenin gururu olmalı Her şeyde.
CAN YÜCEL.Son.
YOL ARKADAŞIM; Gerçekten yol arkadaşım olanla filmi izlemek,bir komedi filminde hüzünlenmek. Normalde eğlenceli bir film.
Şempanzeler; Sezonu çok durağan ve sıkıcı bir oyunla açtım 2.yarısını izlemedim bile gitmeyin boşuna emeğe yazık cidden oyunculuğa.
Kendinizi aşın sınırları zorlayın,kendiniz için byüyük olan küçücük şeyler başarın hırs yapın.
O kadar uzun zaman oldu ki izleyeli unutmuştum bile. Beğenmedim filmi, kitabı kesinlikle daha güzeldi.
-Hep hatırla. Hayat bir çikolata kutusuna benzer." ... "Bilirsin iste, çikolata kutularının içinde her türlü olur; bazılarını seversin, bazılarından hoşlanmazsın. İlk önce sevdiklerini yersin ve geriye pek sevmediklerin kalır sadece. Ben acı veren şeyler yaşadığımda hep böyle düşünürüm işte. ' Simdi bunu bir atlatırsam, her şey yoluna girecek.'Hayat bir çikolata kutusudur." (Syf;320)
-İnsanlar topluma karışır, popoya tekmeyi yer ve sonra da aklı başına gelir. (syf;277)
Bazen bazı şeyleri çabuk unutuyorum unutmamak için bu şarkı hissetiklerim, not olsun hep hatırla.
Hayatta en çok kendime inanıyorum, gücüme bunu da hep hatırlamak adına.
Hayatın sırlarını verebileceğim dönemlerde değilim. Kendinizi mutsuz hissettiğinizde ve hiç bir şey okuyup izleyesim yok dediğinizde okumanız gerekiyor, insana iyi gelen kitaplardan. Sağlık o kadar önemli ki, son dönemde olanlar nazar mı, göz mü, sakarlığım mı bilmiyorum ama en önemlisi sağlık.
Bu yıl ne çabaladım beeee Lüleburgaz, Trabzon, YOZGAT koştur, başvur, olmasın ne yapalım. Ama Yozgat seni hiç sevemedim.
Cunda'ya mutlaka aracınızla gidin eğer gidemezseniz ulaşımla ilgili hiç sıkıntı yaşamayacaksınız, sürekli dolmuşlar bulunmakta ama maliyet olarak kesinlikle dolmuşlar daha yüksek.
Cunda Mandıralarında isli peynir deneyin.
Cunda için klasik tüm öneriler zaten yol boyunca yan yana çoğu o yüzden liste yapıp gelmek yerine bölgede rasgele dolanın mutlu olun.
Küçük bir yer CUNDA ama kesinlikle ben çok sevdim daha görmediyseniz listenize alın derim burayı.
AYVALIK
Öneriler;
Güneşin batışını izlemek için mutlaka Şeytan Sofrasına gelin ama geliş ve dönüşü kendi aracınızla ve mümkünse erken gelip geç dönün yoksa trafik ortam berbat.
Sarımsaklı Plajına gidin, zira Cunda'da deniz pek temiz değil.
Barbaros Köyü; Şehir yaşamından sıkılanların son dönemde kaçış noktası aramasıyla birlikte pek çok köy artık pek meşhur oldu. İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi'nin arkasında, URLA'da, bulunan OYUK'larıyla meşhur değişik bir köy burası. Daha fazla bilgi ve Oyuk Festivali Tarihleri için ise ; BARBAROS KÖYÜ SİTESİ TIK TIK. Cağnım Frida,Cağnım Barbaros Köyü. Çat Kapı özelliği var bu köyde Çat Kapı yazan evlere girip hem destek olabilir hem de bir şeyler atıştırabilirsiniz.
GERMİYAN KÖYÜ
İzmir-Çeşme yolunda ve Alaçatı'ya 15 dakika mesafede bulunan minicik bu köye gidip köy merkezinde muhteşem kavunları, zeytinyağı ve domatesleri olan teyzeden bir şeyler alabilir oradan Çeşme'ye geçebilirsiniz.
İzmir'deyseniz ve kahvaltı yapmaya huzurlu bir yer arıyorsanız Manisa yolu üzerinde bulunan Çiçekliköy'e mutlaka uğramalısınız en tepede bulunan Dağmaran ise kahvaltı için güzel bir alternatif.Daha fazla bilgi için tık tık